ABD’li regülatör kurumların son günlerde Ethereum özelindeki farklı görüşleri menkul kıymet-emtia tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı ve sektörün geleceğini belirleyecek soruyu akıllara getirdi: Kripto paralar hangi statüde?
ABD’li regülatör kurumlar son günlerde kripto paraların emtia mı yoksa menkul kıymet mi olduğuna dair tartışmaları alevlendirecekler adımlar attı. Bu tartışmalar, birçok kripto para borsası başta olmak üzere yatırımcıları ve kripto para piyasasını derinden etkilemeye devam ediyor. Peki emtia ve menkul kıymet karmaşası kripto paralar için ne anlam ifade ediyor? Olası sonuçlar bu endüstriyi nasıl bir noktaya taşıyabilir bir göz atalım.
Emtia mı menkul kıymet mi?
ABD’li regülatör kurumların kripto paralar için “Emtia mı? Menkul kıymet mi?” karmaşası kripto para piyasalarını bir kez daha vurdu. Son gelişmeler ve açıklamalar ışığında bakıldığında ABD’li kurumlar Bitcoin (BTC) dışındaki bütün kripto para birimlerini menkul kıymet statüsüne koymaya kararlı duruyor.
Ethereum’un piyasa dinamikleri incelendiğinde menkul kıymet tanımı birçok uzmana göre öne çıkıyor. Sonuç olarak bu, belirli kişilerin geliştirdiği ve yatırımcıların kar elde etmeyi amaçladığı, piyasada aktif olarak işlev gören bir varlık olarak algılanıyor. New York eyaleti tarafından 9 Mart tarihinde sunulan KuCoin dava dilekçesindeki tanımlama da bunu destekler nitelikte:
Ethereum yatırımcılarına kar sağlamak için üçüncü taraf geliştiricilerin çabalarına dayanan spekülatif bir varlıktır.
Bununla birlikte bir finansal ürünün menkul kıymet mi yoksa emtia mı olduğu noktasında uzun süredir kullanılan Howey testi, Bitcoin dışındaki varlıkların menkul kıymet olduğuna işaret ediyor. Bu test para yatırımı, ortak girişim, makul kar beklentisi ve üçüncü tarafların emeği olmak üzere 4 önemli faktörü göz önünde bulunduruyor. Özellikle son dönemdeki dava dosyalarında kullanılan ifadelerin, net olarak Howey testini vurgular nitelikte olduğu göze çarpıyor.
Eğer süreç bu doğrultuda ilerlemeye devam ederse ABD’nin Bitcoin dışındaki tüm kripto varlıkları menkul kıymet statüsüne koyması işten bile değil. Bu noktada, sadece Bitcoin bir emtia olarak nitelendirilebilir. Bunun doğuracağı sonuçlar muhtemelen uzun vadede Bitcoin’i öne çıkartacaktır.
Öte yandan daha dün ABD Emtia Vadeli İşlemler Komisyonu (CFTC) tarafından yapılan açıklamada özellikle Ethereum’un bir emtia olarak nitelendirilmesi ardından başka bir resmi kurumun bugün Ethereum özelinde “bir menkul kıymettir” diyerek dava açması, ABD’li regülatör kurumların içinde bulunduğu kafa karışıklığını net bir şekilde gözler önüne seriyor.
Emtia ve menkul kıymet tanımları neden önemli?
Henüz gerçek anlamda regüle edilmemiş kripto sektörü uzun yıllardır finansal piyasalar içerisinde bir yer edinmeye çalışıyor. Bu yer edinme noktasındaki en büyük gelişmelerden biri de birçok uzmana göre emtia ve menkul kıymet tanımının netleşmesi olarak görülüyor. Hatta regülasyon ile birlikte bu tanımlarında da netleşmesiyle büyük boğa koşusunun başlayacağını düşünenler bile var.
Söz konusu tanımlar varlıkların işlem görüş biçimine ve finansal hizmetlerine göre tanımlanıyor. Bu noktada menkul kıymetler; hisse senetleri, tahviller ve yatırım fonları gibi ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) denetimine tabi tutulan finansal enstrümanlardır.
Diğer tarafta emtialar ise borsalarda işlem gören fiziksel mallar veya hammaddelerdir. Altın, petrol ve mısır emtialara örnek olarak gösterilebilir. Genellikle SEC tarafından düzenlenmezler ve değerleri piyasa arz ve talebine göre belirlenir. Emtialar genellikle enflasyona karşı korunmak veya yatırım portföylerini çeşitlendirmek için kullanılır.
SEC Başkanı Gary Gensler daha önce yaptığı bir açıklamada, Ethereum’un Emtia Vadeli İşlemler Ticaret Komisyonu (CFTC) tarafından bir emtia olarak tanımlanmış olsa da staking hizmeti veren kripto para birimlerinin Howey testi kapsamında menkul kıymetler olarak sınıflandırılabileceğini belirtmişti.
Emtia ya da menkul kıymet statüsü sektör için büyük önem arz ediyor ve kripto paraların ne yöne doğru gideceğinde önemli rol oynama potansiyeline sahip bir kriter olarak karşımıza çıkıyor. Bu doğrultuda kripto endüstrisinin finans sistemine entegrasyonu daha geniş çaplı sağlanabilir ya da diğer birçok proje Ripple (XRP) gibi uzun süreli mahkemelerle boğuşmak zorunda kalabilir.
Ripple davası için ne anlama geliyor?
Uzmanlara göre yaşanan son gelişmeler uzun süredir devam eden Ripple davasına da şekil veriyor. Ethereum’un menkul kıymet olarak tanımlandığı yerde Ripple’ın da aynı kefeye konulması regülatör kurumlar tarafından uygun görülebilir. Kurumlar tarafından “menkul kıymet” tanımı doğrultusunda karar kılınırsa Ripple ve SEC arasındaki davanın iki buçuk yılın ardından hüsranla sonuçlanması da olası görünüyor.
