Blockchain ve fintech, son yıllarda finans sektörüne heyecan getiren iki trend olarak karşımıza çıkıyor. Bu iki yenilikçi teknolojinin birleşimi, daha güvenli, verimli ve erişilebilir finansal hizmetler sağlayarak finans endüstrisinde devrim yaratma potansiyeline sahip olduğu için büyük bir ilgi ile karşılanıyor. Blokzincirinin merkeziyetsiz ve şeffaf doğası, onu dijital ödemeler, varlık yönetimi ve havaleler gibi fintech uygulamaları için ideal bir çözüm haline getiriyor. Blokzincirinin fintech’e entegrasyonu şimdiden birkaç yeni ürün ve hizmet yarattı ve önümüzdeki yıllarda daha fazla ilerlemenin ortaya çıkması bekleniyor. Birleşik Ödeme Türkiye Ülke Müdürü Adem Aykın ile fintech ve blokzincirinin potansiyelini ve geleceğini konuştuk.
Soru: İstanbul Fintech Week, sizce fintech ekosistemi için ne ifade ediyor? IFW’de Blockchain Fest ve Digital Finance Summit olmak üzere iki ayrı zirve var. Siz bir fintech şirketi olarak, blokzincir teknolojisinin de artık bu ekosistem içinde sık sık yer almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Adem Aykın: Birleşik Ödeme olarak Türkiye’nin finansal teknoloji sektöründeki gelişimine uzun yıllardır tanıklık eden, çözüm ve hizmetlerimizle sektörü destekleyen en büyük e-para şirketlerinden biriyiz. Bugün FinTek’in olduğu her yerde varız. Hizmetlerimizi çeşitlendirirken, bir yandan da FinTek ekosisteminin gelişmesine katkı sunmak amacıyla, startuplara yatırım yapıyor, güçlerimizi birleştirerek büyümeye devam ediyoruz. Bu noktada, bizim de sponsoru olduğumuz İstanbul Fintech Week gibi bir organizasyonun, sektöre ve Türkiye ekonomisine çok önemli bir katma değer sağladığına inanıyorum. İstanbul Fintech Week ile gerek ülkemizin potansiyeli yüksek şirketlerinin global yatırımcılarla buluşmasına, gerekse Türkiye’nin FinTek ihracatı misyonuna yönelik büyük fırsatlar yakalayacağımızı düşünüyorum.
Öte taraftan değişen ve dönüşen yeni dünyada, blockchain, kripto para, Web3, NFT ve metaverse gibi kavramların çok daha fazla bir şekilde hayatımızda yer aldığını görüyoruz. Bu noktada özellikle dikkat çeken blockchain teknolojisinin şeffaflık ve güven unsurlarıyla sektörümüze katkısı oldukça değerli. Bu sebeple İstanbul Fintech Week kapsamında gerçekleştirilecek blockchain zirvesinin de sektör paydaşlarımız için çok önemli bir katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Soru: Fintech sektörünün 2025’e kadar küresel çapta 6.9 trilyon dolarlık hacme ulaşması bekleniyor. Sizce Türkiye’nin konumu nerede? Birleşik Ödeme bunun neresinde?
Adem Aykın: Türkiye, sahip olduğu bankacılık altyapısı, insan kaynağı ve genç yetenekleri ile FinTek sektörü için sıçrama tahtası olmaya aday bir ülke. Sayılar da ülkemizin FinTek potansiyelini kanıtlar nitelikte:
Dünyada finansal servisleri kullanım oranı yüzde 25’ken, Türkiye’de bu yüzde 33 seviyelerine ulaşmış durumda.
Öte taraftan bugün kredi kartı sahipliğiyle dünyada 7, kredi kartı işlem sayısı bakımından ise 9’uncu sırada yer alıyoruz.
Türkiye’de yüzde 48 oranında mağaza içi temassız ödeme var.
Çok değil, bundan sadece 8 yıl önce toplamda 31 elektronik para ve ödeme kuruluşu varken; bugün ülkemizde 70’in üzerinde ödeme ve e-para kuruluşu bulunuyor. 700’e yakın ise finansal teknolojiler alanında çalışan şirketimiz var.
Birleşik Ödeme olarak sanal cüzdandan ön ödemeli kartlara, kiosk/akıllı kasa çözümlerinden sadakat programlarına, para transferinden sanal POS’a; yani FinTek’in neredeyse her alanında geliştirdiğimiz teknolojilerimiz ve birbirleriyle entegre yapımız ile sektörde ayrışıyoruz. Bu kadar geniş bir portföyde iş ortaklarımıza hizmet veriyor olmamız operasyonlarımızı hızlı sürdürmemizi ve iş ortağımızın dijital para ile ilgili her çözümünü tek elden bizimle yürütmesini sağlıyor.
Bölgesel bir FinTek gücü olmayı hedefliyoruz. Bu hedefle başlattığımız Romanya, Gürcistan, Azerbaycan ve İngiltere operasyonlarımızla hızla büyüyoruz. Bu yıl içinde toplamda 10 ülkede olmayı öngörüyoruz. Bu hızla, bölgeye yayılan Türkiye’deki tek FinTek’iz.
2022 yılında toplamda 50 milyar TL işlem hacmine sahibiz ve 15 milyon son kullanıcının görünmez finans teknolojilerimizle hayatlarını kolaylaştırıyoruz.
Soru: Fintech sektöründeki potansiyel gördüğünüz teknolojiler neler?
Adem Aykın: Araştırmalar, tüm dünyada tüketicilerin, finansal araç kullanımlarını kolaylaştıran ve sahip olduklarını verilere entegre olarak onlara kişiselleştirilmiş deneyimler sunan finansal araçlara eğilimlerinin ve güvenlerinin arttığını gösteriyor. Dijital bankacılık, blok zinciri teknolojisi, robotik süreç otomasyonu (RPA) gibi FinTek’i şekillendirecek birçok trend mevcut. Fakat bu noktada potansiyel gördüğümüz iki gelişme var ki hem müşteri hem de sektör alışkanlıklarını değiştirmeye aday: açık bankacılık ve görünmez finans.
Tek bir platformdan tüm hesaplarını yönetmek, kişisel finans yönetimini yapmak veya kimi durumlarda incelemesi uzun sürdüğü için günler süren kredi onay sürecini saniyelere indirmek; açık bankacılığın müşteriye yansıyacak bazı faydaları arasında yer alsa da çok daha fazlasını vadettiğini ve önümüzdeki yıllarda farkını daha da ortaya koyacağını öngörüyoruz. Dünyada, İngiltere ve Avrupa pazarında en gelişmiş halini gördüğümüz açık bankacılıkla ilgili küresel duruma baktığımızda Polaris Market Research’ün yayınladığı bir rapora göre pazar büyüklüğünün 2030 yılına kadar 128,1 milyar dolara ulaşması bekleniyor. FT Partners tarafından sektörün açık bankacılık ile ilgili yaklaşımlarını ele alan araştırma ise, sektörün açık bankacılığa verdiği önemi kanıtlıyor. Araştırmaya göre:
Finansal kuruluşların yüzde 86’sı açık bankacılık verilerine değer veriyor.
Her finansal kuruluşun 10’da 8’i açık bankacılığa adapte olmuş veya olmayı planlıyor.
FinTek şirketlerinin yüzde %94’ü açık bankacılığın şu anki servislerini geliştireceğini/iyileştireceğini düşünüyor.
Görünmez finansa baktığımızda ise bize ödeme sistemlerinde daha kişiselleştirilmiş bir deneyim sunuyor. Geleneksel sistemler yapıları gereği özelleştirilmiş deneyim sunacak opsiyonlara sahip değiller. Fakat artık tüketici genel geçer finansal çözümler değil, kendisine özel finansal çözümler istiyor ve hatta bunu hangi platformda olursa olsun hemen istiyor. İşte burada görünmez finans karşımıza çıkıyor. Türkiye’de özellikle 2022 itibarıyla, çoğunlukla e-ticaret sitelerinde uygulamalarını gördüğümüz görünmez finans pazarının hızla büyümesini ve çok daha farklı sektörlere sirayet etmesini öngörüyoruz.
Dünyaya baktığımızda İsveç ve Singapur nakitsiz toplumda başı çekiyor. Lightyear Capital’in 2020 yılında yayınladığı rapora göre çeşitli sektörlerde görünmez finansın 2025’e kadar yaklaşık 230 milyar dolar gelir üreteceği tahmin ediliyor.
Bir başka dikkat çekici araştırma da görünmez finansın ulaştığı boyutu gözler önüne seriyor. Cornerstone Advisors adlı şirket ABD’de maddi özgürlüğe sahip bireylerle, finans dışı en sevdikleri markaların görünmez finansal ürün ve hizmet kullanımları ve bunlara olan ilgileri hakkında bir anket yapmış. Araştırma aslında finans dışı sektörlerin ne kadar büyük bir potansiyele sahip olduğunu kanıtlıyor. Araştırmaya göre;
Oyun platformlarını kullananların 4’te 3’ü; para yatırabilecekleri, bu parayı sanal oyun içi öğeler alıp satabilecekleri ve oyun başarıları/ilerlemeleri için ödüller toplayabilecekleri bir oyun içi hesapla ilgilendiğini söylüyor.
Evde fitness yapanların 3’te 2’si fitness alışkanlıklarından hareketle sağlık sigortası almakla ilgilendiklerini söylüyor.
Daha da enteresanı moda meraklısı tüketicilerin 3’te 2’si lüks bir markadan, o şirketin hisselerine kolayca yatırım yapmalarını sağlayacak bir yatırım hesabı ile ilgilenebileceklerini söylüyorlar.