Bitcoin yatırımlarıyla bilinen MicroStrategy’nin kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Michael Saylor’un Bitcoin paylaşımları devam ediyor. Michael Saylor son paylaşımında, son günlerde sıkça tartışılan Bitcoin madenciliğinin çevreye olan etkilerini ele aldı.
Saylor’a Göre, Bitcoin Madenciliğinin Çevreye Olumsuz Etkisi Yok
Sahip olduğu Bitcoin yatırımlarıyla tanınan MicroStrategy’nin kurucusu ve eski CEO’su olan Michael Saylor, son dönemlerde artan Bitcoin madenciliğinin çevreye olan etkilerini kaleme aldı. Saylor yazısına, “Gazetecilere, Yatırımcılara, Düzenleyicilere ve Bitcoin ve Çevre ile İlgilenen Başka Herkese” başlığıyla başladı. Saylor yazısında, “Bitcoin Enerji Kullanımı: Bitcoin, başka bir talebin olmadığı yerlerde, kimsenin elektriğe ihtiyaç duymadığı zamanlarda şebekenin ucunda üretilen fazla enerjiyle çalışır. Büyük nüfuslu bölgelerdeki perakende ve ticari elektrik tüketicileri, toptan enerji tüketicileri olarak düşünülmesi gereken Bitcoin madencilerinden kwH başına 5-10 kat daha fazla (kwH başına 10-20 cent yaklaşık 1,8245 – 3,6490 TL) ödüyor (normalde kwH başına 2-3 cent bütçeleme yapıyor). Dünya ihtiyacından daha fazla enerji üretiyor ve bu enerjinin yaklaşık olarak üçte biri boşa gidiyor. Enerjinin son 15 temel noktası, Bitcoin Blockchain ağına güç veriyor – bu, dünyadaki enerjinin yüzde 99.85’inin diğer kullanımlara tahsis edilmesinden sonra kalan en az değerli, en ucuz enerji marjıdır.” ifadesini kullandı.
İlginizi çekebilir: Bitcoin Madencilik Zorluğu Tüm Zamanların En Yüksek Seviyesinde
Yazısının devamında “Bitcoin ve Çevresel Faydalar” başlığına da değinen Saylor yazısında, “Bitcoin doğal gaz veya metan gazı enerji kaynaklarından para kazanmak için kullanılabildiğinden çevre için oldukça faydalı olduğuna dair artan bir farkındalık var.” ifadesini kullanan Saylor, Bitcoin madencilik şirketlerinin son dönemde artan yenilenebilir enerji kaynaklarına da yöneldiğini ve bunların da çevreye olumlu bir etkisinin olduğunu belirtti. Saylor’un bu açıklaması, Bitcoin madenciliğinin çevreye çok olumsuz etkisinin olduğunu savunan çeşitli görüşlerin sayısının artmasının ardından geldi.